,

Hayat Denen Oyun

Muhammed İkbal Çete Okşamalar Ve Transaksiyonlar Barne kitap başlangıcında, bebeklerin fiziksel temastan mahrum kalmalarıyla telafisi olmayan zihinsel ve fiziksel gerilemeler maruz kaldığını belirten araştırmalar sunmuştur. Yetişkinlerde de benzer duyusal mahrumiyetin yaşanması bazı psikozlara sebep olur. Fiziksel temas yetişkinler için de bir ihtiyaçtır ama bu ihtiyaç istenildiği her an giderilemediği için başkalarından sembolik duygusal ‘’okşamalar’’ almaya…

By.

min read

Muhammed İkbal Çete

Okşamalar Ve Transaksiyonlar

Barne kitap başlangıcında, bebeklerin fiziksel temastan mahrum kalmalarıyla telafisi olmayan zihinsel ve fiziksel gerilemeler maruz kaldığını belirten araştırmalar sunmuştur.

Yetişkinlerde de benzer duyusal mahrumiyetin yaşanması bazı psikozlara sebep olur. Fiziksel temas yetişkinler için de bir ihtiyaçtır ama bu ihtiyaç istenildiği her an giderilemediği için başkalarından sembolik duygusal ‘’okşamalar’’ almaya çalışırlar.

  • Psikoz Psikoz, bir kişinin gerçeklikten koparak, düşünce, algı ve duygusal deneyimlerinde belirgin bozulmalar yaşadığı bir psikiyatrik durumdur. En yaygın psikoz türlerinden biri şizofrenidir. Psikoz genellikle tedavi gerektiren bir durumdur. Tedavi genellikle psikoterapi ve ilaç tedavisini içerir. Psikiyatrist veya psikolog tarafından değerlendirme ve uygun tedavi sağlanması önemlidir.
  • Örneğin bir film yıldızının her hafta hayranlarından mektup alması veya bir bilim adamının tebrik notu alması.

Barne okşamayı ‘toplumsal hareketin temel birimi’ olarak tanımlar. Bireyler arası duygusal okşamalar aslında bir etkileşimdir ve bu etkileşim dinamikleri ‘’transaksiyonel analiz’’ şeklinde tanımlanır.

Neden oyun oynarız?

Berne, insanların biyolojik açıdan her türlü toplumsal ilişkiyi -olumsuz bile olsa- hiç olmamasına yeğlediklerini gözlemlemiştir. Bu yakınlık ihtiyacı, insanların bu “oyunları” neden oynadıklarını da açıklar – oyunlar, gerçek temasın yerine geçerler.

  • Berne oyunu “belli, bilinen bir sonuca doğru götüren bir dizi tamamlayıcı gizli transaksiyon” olarak tanımlar. Gizli bir isteğimizi tatmin için oyun oynarız ve oyunun daima bir karşılığı vardır.

İnsanlar çoğu zaman oyun oynadıklarının farkında değillerdir; bu normal toplumsal etkileşimin bir parçasıdır.

Oyunlar, bir kazanç elde etmek için (para kazanabilmek için) gerçek niyetimizi saklamamız bakımından pokere çok benzerler. İş ortamındaki kazanç, imzayı atmak olabilir; insanlar “emlak oyunu”nda ya da “sigorta oyununda olmaktan veya “borsada oynamak’tan bahsettiklerinde aslında işlerinde belli bir kazanç elde etmek için bir dizi manevra yapmaları gerektiğini fark etmeden de olsa kabul etmiş olurlar.

  • Ya yakın ilişkilerde? Kazanç genellikle duygusal tatmin veya kontrolde artış ile olur.

Üç benlik

Transaksiyonel analiz Berne’in üniversitede öğrendiği ve uyguladığı Freudyen psikanalizden geliştirilmiştir. Bir defasında “yetişkin giysileri içinde bir çocuk” olduğunu itiraf eden bir yetişkin erkek hastası olmuştu. Berne seanslarında ona şu anda çocuğun mu yoksa yetişkinin mi konuştuğunu soruyordu.

  • Bu ve diğer tecrübelerden Berne, her insanın içinde üç benlik veya “ego durumu” barındırdığı, görüşüne varmıştır.

Genellikle birbiriyle çeliştiğini düşünen bu üç benliği Berne şöyle tanımlar:

  • Bir ebeveyn figürünün tutumları ve düşünceleri: otoriter, buyurgan, yönlendirici (Ebeveyn)
  • Yetişkin mantığı, nesnelliği ve gerçeğin kabullenilmesi: Olgun, rasyonel (Yetişkin)
  • Bir çocuğun tutumları ve takılmaları (Çocuk)

Üç benlik uzaktan, Freud’un superego (Ebeveyn), ego (Yetişkin) ve idine (Çocuk) benzer. Berne, bütün toplumsal etkileşimlerde bu temel ebeveyn yetişkin ve çocuk durumlarından birini sergilediğimizi ve birinden diğerine kolaylıkla geçebildiğimizi öne sürer.

Mesela çocuğun yaratıcılığını, merakını ve cazibesini alabileceğimiz gibi öfke nöbetlerini ve inatçılıklarını da alabiliriz. Durumlardan her birinin içindeyken verimli veya verimsiz olabiliriz. Biriyle oyun oynarken üç benlikten birine bürünürüz. İstediğimizi almak için. tarafsız, içten veya yakın olmak yerine buyurgan bir ebeveyn, cilveli bir çocuk veya rasyonel ve bilge bir yetişkin rolüne bürünme ihtiyacı hissedebiliriz.

Oyunlar

Kitabın ana kısmı, oynadığımız oyunları açıklayan bir sözlükten oluşmaktadır. Aşağıda birkaç örnek yer alıyor:

“Sırf senin için”

Bu, çiftler arasında en yaygın oynanan oyunlardandır. Taraflardan biri, yapmak istediği şeyin önünde diğerinin engel oluşturduğundan şikâyet eder. Berne, birçok insanın, bilinçsiz bir şekilde hayatta kendilerini belli ölçüde kısıtlamak için eş seçtiğini öne sürer.

  • Dans etmeyi öğrenmek için yanıp tutuşan bir kadını örnek verir. Kadının kocasının dışarı çıkmaktan hoşlanmaması, kadının sosyal hayatını kısıtlamaktadır. Kadın dans kursuna yazılsa da insanların önünde dans etmekten çok korktuğunu fark edince bırakmak zorunda kalmıştır.

Berne bu örnekle, eşimizi suçladığımız şeyin genellikle kendi içimizde sorun olduğunu göstermeye çalışır. “Sırf senin için” oynamak kendi korku veya eksikliklerimizle yüzleşme sorumluluğundan kaçmamıza yardım eder.

“Neden şöyle yapmıyorsun – evet, ama”

Bu oyun, bir kişi hayatındaki bir sorunu dile getirdiğinde ve bir başka kişi bu sorunun çözümü için yapıcı öneriler sunduğunda başlar.

Özne “Evet ama…” diye söze başlayarak çözümlere kusur bulur. Yetişkin ego durumunda olduğumuzda bu çözümleri inceler ve ihtimal ki bir tanesini uygularız fakat alışverişin gayesi bu değildir. Bu alışverişte özne, başa çıkamadığı bir durumdan dolayı (Çocuk ego durumu) başkalarının kendisine anlayış göstermesini ister. Soruna çözüm önerenler ise aklı başında Ebeveyn’i oynama imkânı bulurlar.

Tahta Bacak

Bu oyunu oynayan kişi “Tahta bacaklı / çocukluğu kötü geçmiş / nevrotik / alkolik birinden ne beklenir ki?” savunmacı tutumunu takınır. Bir özelliğini yetenek veya istek yoksunluğunun bahanesi olarak kullanır, böylece hayatının tam sorumluluğunu üstlenmez.

Berne’in diğer oyunları arasında şunlar yer alıyor:

  • Hayat oyunları “Şimdi Yaktım Seni. Adi”: “Senin Yüzünden.”
  • Evlilik oyunları – “Frijit Kadın”; “Çok Çabaladığımı Görüyorsun.”
  • “İyi” oyunlar – “Gösterişsiz Bilge”: “Beni Tanıdıklarına Memnun Olacaklar.”

Her oyunun bir tezi temel savı ve oynanma şekli ve bir antitezi bir oyuncunun onu “galip” yaptığına inandığı bir harekette bulunmasıyla sonlanma biçimi- vardır.

Berne oynadığımız oyunların çocukluğumuzdan beri sara sara yıprattığımız kaset şeritleri gibi olduğunu söylüyor. Ne kadar sınırlayıcı ve yıkıcı olsalar da üstesinden gelemediğimiz psikolojik sorunlarımızla yüzleşme ihtiyacından bizi kurtarmaları bakımından bir nevi rahatlatıcıdırlar.

  • Bazıları için oyun oynamak kişiliklerinin temel bir parçası haline gelmiştir.
  • Çoğu insan alakalarını korumak için en yakınlarıyla kavga eder veya arkadaşlarıyla uğraşma ihtiyacı duyar.

Fakat Berne “kötü” oyunları fazla uzatırsak ve sayılarını artırırsak bunların yıkıcı olabileceğini söylüyor. Biz ne kadar oyun oynarsak, başkalarından da o kadar çok oyun oynadığını düşünmeye başlarız. Hal böyle olunca, amansız bir oyuncu en sonunda kendi niyetlerini ve önyargılarını başkalarının davranışına haddinden fazla yakıştıran bir psikotiğe dönüşebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir