Gözde Alkaç
Filmler, bizlerin duygularını, hayallerini ve yaşadıkları zorlukları anlatan güçlü birer hikaye aracıdır. Bizleri düşündürür, başkalarının bakış açısını anlamamızı sağlar ve bazen de kendi iç dünyamıza ayna tutar. Hayri ve Firuze karakterleri aracılığıyla aşkı, toplumun başarı beklentilerini ve bireyin kendini bulma çabasını işleyen “Neredesin Firuze” filmi, insanların peşinden koştuğu hayallerle, karşılaştıkları gerçekler arasındaki farkı gözler önüne serer. Film, aşkın bazen bir kaçış yolu olarak kullanılabileceğini, fakat bunun içsel boşlukları doldurmaya yetmediğini sade bir dille anlatır.
Firuze karakteri aşk sanrısı olan geçmişe sıkı sıkıya bağlı kalan ve ideal aşkını kaybettiğini kabul etmekte zorlanan bir karakterdir. DSM-5’e göre aşk sanrısı, sanrısal bozukluklar altında yer alan bir “erotomani” türüdür. Erotomanik sanrıda kişi, genellikle yüksek statüdeki birinin (örneğin ünlü veya otorite sahibi bir kişinin) kendisine aşık olduğuna inanır. Bu inanç, delil ya da somut bir kanıt olmaksızın güçlü bir şekilde var olur ve kişi bu düşüncesine sıkı sıkıya bağlıdır. Aşk sanrısı yaşayan birey, kendisiyle ilgilenmeyen birinin aslında ona karşı romantik bir his beslediğini düşünerek, çeşitli yanılsamalar veya yanlış anlamalarla bu inancı sürdürür.
Firuze, geçmişte yaşadığı aşkı idealize ederek, gerçekte bitmiş olan bir ilişkiye sıkı sıkıya bağlı kalır. Gerçeğin kabulüne karşı gösterilen bu direnç aşk sanrısının özellikleri arasındadır. Çevresindekiler bu aşkın bir yanılsama olduğunu ve ilerlemesine engel olduğunu söylese de, Firuze kendi inancını korur. Bu gerçeğe dirençli tutumu, onun hayal dünyasında yaşamasına ve yeni ilişkilere kapalı kalmasına yol açar.
Aşk sanrısın belirgin özelliklerinden biri de aşırı ilgi ve talep davranışlarıdır. Firuze, geçmişteki aşkına takıntılı bir şekilde bağlı kalarak, onu zihninde sürekli canlı tutar. Bu durum, eski sevgisini unutamaması ve onu tekrar kazanma arzusuyla, adeta aşırı ilgi ve takip davranışları sergilemesine yol açar. Bu takıntı, onun geçmişi bugüne taşımak istemesiyle pekişir.
Aşk sanrısının son olarak ele alacağımız özelliği işlevselliği etkileyebilir olmasıdır. Firuze karakteri, geçmişteki aşk sanrısı nedeniyle sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen bir durum içindedir. Bu takıntı, onun mevcut hayata ve insanlara açılmasını engeller; çevresindekilerle sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanır. Aşkı idealize ettiği için, yeni ilişkilere adım atamaz ve bu durum, onun yalnızlık hissini derinleştirir. Sonuç olarak, Firuze’nin günlük yaşamı ve sosyal etkileşimleri, aşk sanrısının etkisiyle sınırlı kalır ve işlevselliği ciddi şekilde zarar görür.
Bir yanıt yazın